BİLİNÇ AKADEMİSİ, ETKİNLİKLER
KONULAR, ETKİNLİK, EĞİTİM VE SEMİNERLER
27 Ocak 2016 Çarşamba
17 Ocak 2015 Cumartesi
PROTESTO VE KINAMA
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Cep
Telefonlarına gönderilen bir mesajdan; “Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun 17
Ocak 2015 Cumartesi günü Muğla’yı ziyaret edeceğini”, bu sebeple bazı yolların
trafiğe kapatılacağını öğrendim.
T. C. Devleti’nin bir uyruğu olarak karayollarında bir
yürüyüş yapmak istediğimde “trafiğin
aksatılmaması”, “Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasası’na aykırı olmaması” gibi kısıt, kural ve zorunlu sınırlamalarla
izin verildiği halde; Başbakan Davutoğlu için bu ayrıcalık ve imtiyaz
kabilinden uygulama neden?
Anayasa ve yasalar gereği hepimiz eşit
değil miyiz?
Başbakan ile ilgili bu karar, ayrıcalıklı ve istisnai
uygulama insan hakları, eşitlik, adalet ve demokrasi ile nasıl bağdaştırılabilir?
Acaba kendisi de, T. C. Devleti’nin bir uyruğu olan Davutoğlu’nun Başbakan
olması eşitlik ilkesinin ihlâl edilmesini haklı kılar mı?
Bir “Yasa bağımlısı”
olarak bu kararı verenleri ve uygulayanları kınıyorum.
Muğla / Turgutreis 17. 01. 2015
“Yasa bağımlısı”
“Bilinç Çağı İnsan”
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucuları Platformu Temsilcisi
Türkiye HABİTAT Yolsuzlukları Önleme Kozası
Kolaylaştırıcısı
Bilinçolog Galip (Sencil, yani diğerkâm)
Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi: “Bilgi
Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına
dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek
mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Kuruluş
amacı: “Güçlünün haklı olduğu değil,
haklının güçlü olduğu”, bir başka deyişle, “dünyevi değerlerin” yerini “uhrevi
değerlerin” aldığı bir dünya düzeni kurmak.
3 Nisan 2014 Perşembe
Tugutreis ZEYYAT MANDALİNCİ İlkokulu 4/B sınıfında verilen "Trafik ve Bilinç" seminer görüntüleri; 24 Mart 2014,
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ Kurucusu GALİP BARAN Tarafından
Bodrum/Tugutreis ZEYYAT MANDALİNCİ İlkokulu 4/B sınıfında verilen "Trafik ve Bilinç" semineri'nden görüntüler; 24 Mart 2014,
13 Şubat 2013 Çarşamba
TÜRK MİLLETİ VE TURGUTREİS HALKINA!...
EY TÜRK MİLLETİ !...
EY TURGUTREİS’LİLER!..
EY TÜRK MİLLETİ!..
Bu mektubu, aşağıda açıkladığım hastalıktan kurtulmak, sağlığıma kavuşmak, daha açık deyişle, sizler gibi sağlıklı bir insan olmak için yazıyorum…
Özellikle senin gibi; “Sayın Başbakan” senin gibi sağlıklı olmak, devletin malını deniz misali kullanmak, bal tutunca parmak yalamak, parayı verip düdük çalmak, sonra da yan gelip yatmak istiyorum…
Bana bu konuda yardımcı olan sağlıklı insana Bodrum- Turgutreis’deki dubleks evimi bağışlayacağıma söz veriyorum…
HASTALIĞIM:
Sokaklarda, kamusal yani Türk Milleti’ne ait alan da çöp, izmarit ve değerlendirilebilir atıkları topluyor; Kavşaklarda kırmızı ışık kuralını ihlâl ederek yolsuzluk yapanları, ekmek ve benzeri yiyecekleri elle seçenleri uyarıyor; Poşet ve pet şişe kullanımına ve tüketim çılgınlığına son vermek için gece gündüz demeden, var gücümle çalışıyorum.
Örneğin; Ferit Şahenk’e, önceki Meclis Başkanlarında Köksal Toptan’ın “TBMM Hizmet Ödülü” verdiği Doğuş Grubu ve Total Benzincisi gibi firmaların kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alanatecavüz ederek yaptıkları yolsuzlukları önlemek için adeta “düşük yoğunluklu” bir savaş veriyorum…
YAPTIĞIM EN SON İŞ:
Turgutreis-Turistik Çarşı’da faaliyette bulunan “Hazar Unlu Mamulleri İşletmesi’nin”, bu yıl da, yaya yoluna koyduğu masa ve sandalyeler ile yaya geçişini engellemeye teşebbüsle, kamusal yani Türk Milletine ait alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu önlemek oldu…
Başımda Türkiye yazılı bir kırmızı şapka ile ve megafon kullanarak; İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Çanakkale, Tekirdağ, Yalova, Bursa, İnegöl, Eskişehir, Konya, Çorum, Bodrum, Ayvalık, Milas, Marmaris, Fethiye, Edremit gibi il ve ilçelerde, kamusal, yani “Türk Milleti’ne ait” alanda yapılan yolsuzlukları önlemek için;, yürüttüğüm uygulama ve faaliyetlerde “Çalışmanın En Yücesi Ulus için Olanıdır, Kemal Atatürk”, “Sorun Bencillik Çözüm Sencilik”, “Yurdu ve milleti özden çok sevmek ilkesi” yazılı önlükleri giyiyorum…
Türkiye’yi, “borç alanın emir de alacağı” anlayışıyla, dış borç yükünden kurtarmak için etkin ve yoğun bir kampanya başlatmak istiyorum. Bu konuda yaptığım başvuruya hala cevap bekliyorum…
SONUÇ OLARAK:
Geleceğin; “Çevrenin kirletilmediği, tüketim çılgınlığının sona erdiği, trafik kurallarının ihlâl edilmediği, sağlığa aykırı alışkanlıkların edinilmediği, verginin kaçırılmadığı, rüşvetin alınmadığı/verilmediği, milli servetin korunduğu, iş ahlakına özenle riayet edilerek saygı gösterildiği,; İmar Yasası’na aykırı işlerin yapılmadığı, her şeyin devletten beklenmediği, yolsuzlukların sona erdiği Türkiye’sini inşa etmek için, varımla, yoğumla çalışıyorum…
AYIPTIR SÖYLEMESİ:
Yukarıda sözü edilen çalışmaları finanse edebilmek için; (a) İstanbul Ataköy’deki evimin (4. Kısım, O-141 Blok, Daire 6) satışından elime geçen 90 bin TL ve (b) Ziraat Bankasından, emekli maaşımdan borçlanarak aldığım 15 bin TL’yi harcadım…
Yukarıda sözü edilen çalışmaları finanse edebilmek için; (a) İstanbul Ataköy’deki evimin (4. Kısım, O-141 Blok, Daire 6) satışından elime geçen 90 bin TL ve (b) Ziraat Bankasından, emekli maaşımdan borçlanarak aldığım 15 bin TL’yi harcadım…
Sözümü; sağlığıma kavuşmama yardımcı olana Bodrum- Turgutreis’deki dublex evimi bağışlayacağımı tekrarlayarak ve bu mektubu dağıtma lütfunda bulunanlara teşekkür ederek bitiriyorum… 13 Şubat 2013
Saygılarımla…
Galip Baran
Tel: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
24 Aralık 2012 Pazartesi
Sokak Bilinç'cisi Galip Baran...
SOKAK BİLİNÇCİSİ "BİLİNÇLENDİRME" ÇALIŞMALARI YAPIYOR...
Bodrum Turgutreis’te yaşayan ve ‘Trafik Dede’ olarak anılan Galip Baran, araç sürücüleri ve yayalara yönelik yıllardır gönüllü olarak yürüttüğü trafik ışıkları uyarılarına 80 yaşına gelmesine rağmen devam ediyor.
Bodrum Gündem Haber
Bodrum’da trafik ışıkları bilincini oluşturmak için yıllardır mücadele veren ve ‘Trafik Dede’ olarak anılan 80 yaşındaki Galip Baran, iki yıl önce başvurduğu ‘Fahri Trafik Müfettişi’ kartını almanın sevincini yaşadı. Beyin damarlarındaki tıkanıklık ve bel fıtığı hastalıklarıyla da mücadele eden Baran, zor da olsa bugün ilk uygulamasını Garajaltı Kavşağı’ndaki ışıklarda gerçekleştirdi. Trafik Dede, üzerine giydiği ve üzerinde ‘Yurdu ve Milleti Özden Çok Sevme İlkesi’ ve Yetmiş Milyonluk Aile Türkiye Projesi’ yeleğinin yanı sıra hazırladığı ‘Yeşili Bekle Lütfen’ ve ‘Sağdan Lütfen’ yazılarıyla araç sürücüleri ve yayaları uyardı. Yeşil ışıkta geçen yayalara teşekkür eden Baran, kırmızı ışıkta geçen yayalara ise elindeki yazıları göstererek, kurallara uymaya davet etti.
Bastonla yürüdüğünü, ömrünün yettiğince trafik müfettişliği yapacağını belirten Galip Baran “Bu ülkede devletin varlığına rağmen yasalar uygulanamıyorsa, aslında devlet yoktur. Devletin varlığı yasayla vardır. Türkiye’de trafik yasasının yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralı, yüzde 99 ihlal edilmektedir. Benim trafik müfettişi olarak görevim, yalnızca bilgilendirmek, uyarmak ve trafik ışıkları bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Aslında ben bu kartı almadan önce de bu müfettişliği yapıyordum. Fakat işin resmiyet kısmı yoktu. Yıllar önce dönemin kaymakamı Uğur Boran bu kavşakta benimle birlikte şuan elimde taşıdığım yazıları taşımıştı. Bize böyle kaymakamlar gerekir. Ömrümün yettiğince yaya ve araç sürücülerini bilgilendirme çalışmasına devam edeceğim” dedi.
3 Ekim 2012 Çarşamba
Cüneyt Özdemir CNN TürkTelevizyonu
Cüneyt Özdemir
CNN TürkTelevizyonu
Sayın Cüneyt Özdemir,
“Bizim büyük ikiyüzlülüğümüz” başlıklı makalenizi (Radikal; 27.01. 2012) okudum. ,
İnsanları eleştirdiğiniz o makalede “çevre
bilinci”nden, “bencillik”ten, “trafikte kırmızı ışıkta durmak”tan söz ettiniz. “İkiyüzlülük” olarak tanımladığınız bu
tür sorunları önlemek için yıllardır
çalışan bir insan olarak, haklı eleştirilerinizi gönülden katılıyorum.
İkiyüzlülüğün başka örneklerini Van-Erciş
depreminde de gözledik:
* Sağlam kalan evlerin sahipleri kira
bedelini arttırdılar.
* İhtiyacı olmayanlar da çadır aldılar,
çaldılar ve sattılar.
* Bazı müteahhitler malzemeden çalarak
binaların çökmesine sebep oldular,
* Müteahhitleri denetlemeyen görevliler,
büyük can ve mal kayıplarına yol açtılar…
Aslında bu mektubu, 02. 11. 2011
günü akşamı bilinçli sürücülerin
trafikte nasıl davranmaları gerektiği ile ilgili bir konuşmanızı dinledikten
sonra yazmağa başlamış ancak tamamlayamamıştım…
Devam etmeden önce aşağıda sayılan
alanlarda yapmakta olduğumuz bazı çalışmalardan söz etmek isterim.
Çevre, tüketim, trafik, sağlık,
vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten
bekleme gibi alanlarda başlattığımız, “okul
dışı eğitim” olarak tanımladığımız, insanı, davranışlarını ve nedenlerini
araştırdığımız, bazıları yerel bazıları merkezi yönetimin sorumluluk alanına
giren, beni bilinçlendiren, bencillikten (nefsimin kölesi olmaktan) kurtaran, “demokratik kişilik“ kazandıran
çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti:
* “Yasa
bağımlısı” oldum.
* Kendimi tanımağa başladım.
* Diğerkâm bir
kişilik edindim.
* Çocuklukta içtiğimiz AND’ımızda yer alan “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni
özümsedim.
* Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
1996 yılında Bodrum’da
gerçekleştirilenYerel HABİTAT Konferansına katıldım. Emekliler ve Trafik
Kozalarını kurdum ve Garajaltı Kavşağında “Trafik
kurallarına uyalım uymayanları uyaralım” sloganından esinlenerek bir proje
başlattım.Trafik Yasası’nın yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralını ihlâl eden bencilleri uyarmaya başladım.
İtiraf etmem gereken gerçek de şu
ki: Yukarıda sözü edilen çalışmaları yapmağa başlamadan önce ben de bencil bir
varlıktım. Kırmızı ışık kuralını ben de ihlâl ediyordum.
Bodrum dışında bazı il ve
ilçelerde de gerçekleştirdiğim o projeyi uygularken bir kırmızı şapka ve ön yüzünde
“Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”
arka yüzünde “Yetmiş Milyonluk Aile,
Türkiye “ , “Çalışmanın En Yücesi Ulus için Olanıdır, Kemal Atatürk” ve “Sorun
Bencillik Çözüm Sencilik” yazılı bazı önlükler giydim. Megafon ve “yeşili bekle lütfen”, “sağdan lütfen” yazılı pankartlar
kullandım.
Bu çalışmayı yaparken,
demokrasinin, özgürlüklerin, özgürlüklerle sınırlı olduğu bir yaşam biçimi
olduğu gerçeğinden hareketle sözü edilen kırmızı ışık kuralını ihlâl ederek
sürücülerin geçmelerini engelleyen yayaların demokrat olamayacaklarını anladım. Projeyi uyguladığım
kavşakları, bu nedenle, “demokrasi
dershanesi” ve sürücüleri engelleyen
yayaları uyarma sorumluluğunu üstlenenleri, “demokrasi öğretmeni” olarak tanımlamağa başladım.
Yukarıda sayılan alanlrdaki
çalışmaları yaparken, “yeti”
sözcüğüyle sınırlandırılmış bir kavram olduğunu gördüğüm bilinç kavramını: (a) SORUMLULUK kavramıyla bütünleştirerek
somutlaştırdım, (b)Einstein’ın enerji formülünden yararlanarak
bilimselleştirdim: Bilinç = Zaman X
Çaba’nın karesi
Bilinç sözcüğünün kullanımında
yapıldığını saptadığım bazı yanlışlıklar;
* “Kasten”
ya da “maksatlı” yerine “bilinçli”,
* “Biliyorum”
ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim”,
* “Bilgilendiriyorum”
ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum”
deniliyor…
Çevrenin kirletilmemesi, trafik
kurallarının ihlâl edilmemesi, verginin kaçırılmaması (kul hakkının yenmemesi)
gerektiğini bilmeyen yoktur. Oysa, bu suçları işlemeyen, bu yolsuzlukları
yapmayan da neredeyse yoktur. Bunun nedeni,
insana SORUMLULUK yüklemeyen “kitabi
bilgi”dir. Her gün 15-20 can ve hesaplanamayan mal kayıplarına yol açan
trafik kazalarının nedeni de “kitabi
bilgi”dir.
Diğer taraftan, “kitabi bilgi” ile birlikte, uygulama
ile kazanılan “tecrübi bilgi”yi edinmiş
bir insanın bencillik yapması; çevreyi kirletmesi, trafik kurallarını ihlâl
etmesi, vergi kaçırması, yolsuzluk yapması düşünülemez… Buna VİCDANI izin vermez… (Vicdan kavramı
ile ilgili yazı eklidir)
Nasıl yaşadığımı, günlük yaşamda
nasıl davrandığımı, (kavşaklarda kırmızı ışık kuralını ihlâl eden yayaları
uyardığımı, sokakta –kamusal alanda- çöp ve izmarit gibi atıkları topladığımı,
kamusal alana (Türkiye’ye) sahip çıktığımı görenler; “herkes senin gibi olsa”, “sen
ibadet ediyorsun”, “insanlık için
çalışıyorsun” diyorlar… Övüyorlar… Ne var ki, övmelerine karşın, sıra “benim gibi” olma, “insanlık için çalışma”ya, bu tür sorumlulukları üstlenmeye geldiğinde “bananecilik
ilkesi”(!)ne sığınıyorlar…İpe un seriyorlar…
İPE UN SERMENİN
BEDELİ: Türkiye (kamusal alan)
sahipsiz kalıyor… Nehirler, göller, denizler kirleniyor… Ormanlar tükeniyor…
Türler azalıyor… Türkiye, böylece, biraz aşağıda değinilecek olan “iklim değişikliği”ne sorun üreterek
katkıda bulunuyor…
Bir “yasa bağımlısı” olarak ne tür işlerle uğraştığım, nasıl bir SORUMLULUK üstlendiğim, “Başbakan! Görevini Yap!” başlıklı,
ekli yazıdan öğrenilebilir. Buradan, “yasa
bağımlısı” sayısını arttırmanın ne kadar yaşamsal bir konu olduğu kolayca
görülebilir…
Yukarıda sözü edilen çalışmaları
yaparken geliştirdiğim, ilk ve orta öğretim okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulmasını
önerdiğim, M. E. Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu’na gönderdiğim, özenle
uygulanması durumunda, geleceğin cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakanı, Genel
Kurmay Başkanı adayı çocuklarımıza da benzer özellikleri kazandıracağından
(örneğin, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemelerini, diğerkâm
kişilik edinmelerini sağlayacağından) önleyeceğinden kuşku duymadığım, örneği
ekli, “Trafik terörüne halkın
işbirliğinde son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi” ciddiye
alınmadı. Uygulamaya konmadı…
Diğer taraftan, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”nin
ülke genelinde yaşama geçirmeyi başarabildiğimizde; adaletin sorun olmaktan
çıkacağını, bu kadar çok polise, savcıya ve hakime gerek kalmayacağını, “Yurtta Barış”ın sağlanacağını, sözü
edilen ilkeyi özümsemiş bir insan olarak iddia ediyorum...Ancak, bencil bir
insanın o ilkeyi özümsemesinin mümkün olmadığını da…
Yukarıda dile getirilen çalışmaları
yaparken edindiğim birikimimi, “Bilgi
Çağı”nın bencil insanlarının yol açtığı kaos, kargaşa ve “İklim değişikliği” gibi sorunlarla
karşılaştırdığımda; “Bilgi Çağı”nın
“dünyevi değerleri”ni aşmış, “Bilinç Çağı”nın “uhrevi değerleri”ni
idrak etmiş, nefsinin efendisi olmağa başlamış, bilinç konusunda uzmanlaşmış
olduğumun farkına vardım ve kendimi Bilinçolog olarak tanımladım…
Beni bilinç konusunda
sorgulayabilecek, ya da diploma verebilecek bir kişi, kurum ya da kuruluş bulunmadığına göre, Bilinçolog olup
olmadığıma yaşam biçimime bakılarak karar verilebileceğini düşünüyorum…
Yukarıda sözü edilen çalışmaları
yaparken, “SORUN BENCİLLİK: ÇÖZÜM
SENCİLLİK”şeklinde, (alternatifi “SORUN HODKÂMLIK: ÇÖZÜM DİĞERKÂMLIK”
olabilecek) bir slogan geliştirdim…
“İklim değişikliği”nin “Bilgi Çağı”nda
gerçekleştiği; (aynı çağda ozon tabakasının delindiği, buzulların eridiği,
yağmur ormanlarının tükendiği, türlerin azaldığı) sonuç olarak, “Bilgi Çağı”nın “-bilgi- ile sınırlı eğitim anlayışı”nın felâket
olarak tanımlanan sorunları önlemede yetersiz kaldığı gerçeği karşısında;
bu çağın insanının kendisini
bilinçlendiremeyen, bencillikten kurtaramayan, demokrat bir kişilik
kazandıramayan "bilgi ile sınırlı eğitim anlayışı”nı
aşmasının, “Bilinç Çağı”nın “bilinçlendirici eğitim anlayışı”na
sahip çıkmasının, yalnız ülkemiz değil, bu gezegenin sakinleri için “olmazsa olmaz” bir SORUMLULUK
olduğu kendiliğinden ortaya çıkar…
Sayın Cüneyt Özdemir,
Amacım: (a) yıllardır yaptığım, bana
yukarıda sayılan özellikleri kazandıran çalışmaların doğal akışı içinde oluşan
birikimimi, “Bilgi Çağı”
insanlarıyla paylaşmak, (b) onların
da “bilinç Çağı” insanı
olabilmelerine katkıda bulunmaktır.
SONUÇ OLARAK:
Beni bir programınıza konuk
etmenizi kendim için değil, bu gezegenin sakinleri adına rica ediyorum. Bu konuda yardımcı olursanız, İNSANLIK için neler yapmış
olabileceğinizin takdirini size bırakıyorum…
Konuk etme ricamın
değerlendirilmesinde dikkate alınabileceğini düşündüğüm bazı yazılar eklidir.
Saygılarımla.
Galip Baran
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844
84 76
E-POSTA:
galipbaran@windowslive.com
17 Mayıs 2012 Perşembe
bilinç devrimi,
BİLİNÇ!…
* Her yeni yetişen kendisinden eskisini beğenmeyecek kadar yükselirse o zaman, ancak o zaman gelecek kuşaklar birbirinden basamak basamak yüksek düzeyde bir yükselme grafiği oluştururlar ki, insanlığın ilerlemesinin amacı budur…
* Her ulus, devrimini toplumsal baskısına ve gereksinimlerine bağlı olan durumuna ve bu devrimin oluş zamanına göre yapar.
* Devrim hareketlerinde dikkat edilecek nokta, insan topluluklarının amaçlarını, düşüncelerini öğrendikten sonra, onlara yenilikleri kabul ettirebilmektir…
(Atatürk’ten İnsanlığa Yol Gösteren Sözler/ Truva Yayınları/ sayfa 49-50)
DEVRİMİ…
“Bilgi Çağı” insanının geleceği; “Bilinç Çağı”nı İDRAK etmesine, diğer deyişle HABİTAT’ın YAŞANABİLİRLİK ilkesini hayata geçirmesine, daha açık deyişle bu gezegeni tekrar yaşanabilir kılmasına, çok daha açık deyişle, “Bilinç Devrimi” yapmasına bağlıdır…
Bilinçolog Galip Baran
GÖLGE ETME!..
Ey “Bilgi Çağı”nın;
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
TBMM Başkanı Cemil Çiçek,
Başbakanı R. Tayyip Erdoğan,
Diyanet İşleri Başkanı Dr. Mehmet Görmez,
Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel,
Valileri,
Kaymakamları,
Belediye Başkanları,
Muhtarları;
Ey, seçilmiş ve atanmış kamu görevlileri!
“GÖLGE ETMEYİN! BAŞKA İHSAN İSTEMEZ!
BAŞKA İHSAN İSTEMEM..
“Bilgi Çağı” insanlarının nazar-ı dikkatine:
“Bilgi Çağı”nın (geçici-dünyevi) değerlerinden biz de yararlanacağız, ancak “Bilinç Çağı”nın (kalıcı-uhrevi) değerleriyle icra-i sanat edeceğiz…Biline…
Türkiye Diğerkâmlar Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı
Bilinçolog Galip Baran
MEŞRU OLAN HAK VE HAKLI’NIN GÜÇLÜLÜĞÜ’DÜR.
“Her halde bu dünyada bir ‘hak’ vardır. Ve hak gücün üstündedir.”
(Atatürk’ten İnsanlığa Yok Gösteren Sözler” /Truva Yayınları/ sayfa 44
İNSAN, YASA, ANAYASA VE BEN
Yirminci yy’ın en tanınmış mistiklerinden Bhagwan Shree Rajneesh’e yöneltilen bir sorunun cevabı ve benim konuyla ilgili görüşüm:
Soru: Toplumsal kuralların insanlar için temel ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Lütfen bireyle toplum arasında ne türden bir ilişki olduğunu ve birbirlerine gelişmekte nasıl yardım edebileceklerini açıklar mısınız?
Bhagwan Shree Raljneesh: Bu çok karmaşık bir soru. Tüm varoluşun içinde sadece insanın kurala ihtiyacı vardır. İnsanın kurallara ihtiyacı olmasının ardındaki neden onun hayvan olmaktan çıkması, ancak henüz bir insan haline de gelememiş olmasındandır.
Hayvanlar kurallar, kanunlar, anayasalar, mahkemeler olmadan mükemmel olarak yaşar. Şayet insanoğlu gerçekten insan olabilirse-sadece lafta değil, gerçekte de- hiçbir kurala ihtiyaç duymayacaktır.
Bugüne kadar bunu çok az insan hayata geçirebilmiştir. Örneğin, Sokrates, Zerdüşt, Bodhidharma gibi adamlar için hiçbir kurala gerek yoktur. Eğer tüm toplum hakiki anlamda insan olma yönünde evrim geçirebilirse, sevgi olacaktır ama kanun olmayacaktır…
Sorun; insanın bir hayvanın sahip olduğu doğal davranışları henüz elde edememiş olması nedeniyle kurallara, kanunlara, mahkemelere, ordulara, bir polis gücüne ihtiyaç duymuş olmasıdır. İnsan bir kaostur. Bu kaosu kontrol etmek için tüm bu şeylere gerek vardır.
Galip Baran: “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” ile, “yaradılanları Yaratan’dan ötürü sevme ilkesi”ni özümsemiş bir insan olduğum nedenle “benim için de ne yasaya ne de anayasaya gerek yoktur” diyorum.
İşte bu nedenle; yukarıda sözü edilen iki ilke hayata geçtiğinde ne bu ülkede, ne de dünyada adaletin sorun olmayacağını, bu kadar çok polise, savcıya ve hakime gerek kalmayacağını, “Yurtta ve Dünyada Barış”ın gerçekleşeceğini iddia ediyorum…
Aynı nedenle, bu gezegenin sakinlerini “o iki ilkeyi özümsemeğe” davet ediyorum…
(Kaynak: “Özgürlük”, OSHO Ganj yayınları)
Bilinç Üniversitesi kurucusu
Bilinçolog (Atatürk Bağımlısı) Galip Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
Bilinç Üniversitesi’nin
(a) İşlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Fakülteleri ile Bilinçoloji Bölümlerine dönüşebilecek; ‘Ana Bilim Dalı’, ‘Bilinç Kürsü’sü’ ya da ‘Bilinç Enstitüsü’ gibi üniteler ihdas ve teşkiline yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Amacı: “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu” bir dünya düzeni kurmak.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)